27 Aralık 2012 Perşembe

küfür gibi gülüşün.

üç buçuk saniyeliğine aklımda başka düşünceler.
yakabilir misin tüm geçmişi bir kırmızı çakmakla?

hayretler içerisinde izliyorlar beni, sana bakarken.
gözlerinden fırlayan bebekler bir bal havuzunda boğuluyor.
ve uykusuz geceler. uykusuz ve ayrı geçirdiğimiz geceler.
ben atsam oysa kendimi bir buzlu denize; boğaz manzarası, haliç donmuş, marmara donmuş.
sen nerelisin?
istanbul korkutmasın seni. istanbuldan daha çok sevebilirim ellerini.

kendimi kandırmak değil bu.
yardım çağrına yardım çığlığımla cevap vermek kadeh tokuşturulan alkolik geceler.
ateşin başında ateşten daha yakıcı dokunuşlarla yalvarmak, "ben ölüyorum, görmüyor musun?" diye küfretmek belki birbirimize.
benzetme falan değil, benzerliğimizin cümleleri.
ateş var. sen.. ben.. ölüm. hepsi orda.
benzetmesiz.

yüzme bilmiyorum, kurtaramam seni o denizden. ama boğulmaya geliyorum.

on beş santim uzağımda dudakların.
bakışların kaçamak.
sesin suçluluk duygusuyla metres.

üç buçuk saniyeliğine unutuyorum "nüfusa kayıtlı olduğu il"i.
ben ankaralıyım.
sen ankarasın.
hiçbir şey acıtmıyor şimdi. son kıyağı bu parçalanmış hayatlarımızın.
zincirlenmiş ellerin.. dudakların.. ruhun kafeslere sığmaz.

gel yanıma. bu geceyi de içerek geçirelim.
sabaha ayılır, ayrılırız.