9 Aralık 2012 Pazar

ölüme dokuz kala.

kaç yıl daha gerekli unutmak için? kaç ten, kaç aldatış, kaç aldanış?
olduğum yere çakılıp kaldım sanki. zaman ilerlemiyor. hayat ilerlemiyor. koşu bandında durmadan ilerlemeye çalışıp hiçbir yere varamıyorum. derinliği, boyutu olmayan bir kapsülün içinde esir kaldı ruhum.

ruhumdan çok uzaklarda dolaşıyor bedenim.

zihnim, kalbim, ellerim uyuşuyor yüzünü düşündükçe. yeryüzünde bu acıya son verebilecek hiçbir şey yok. çünkü hiçbir şeyim yok. bomboşum. ne bir düşünce senden başka, ne ses, ne görüntü. bugün günlerden ne? hangi aydayız? dışarısı soğuk mu? sen neden yoksun?

deniyorum. zorluyorum kendimi. çok fazla zorluyorum yaşamak için. hissetmek için. sevmek için.
herkes, her şey figüran. makro çekimde konuya odaklanmış bir lensten bakmak tüm dünyaya. merkezdeki nesne dışında her şey bulanık. sen dışında herkes flu. tüm sesler aynı, tüm yüzler birbirine benziyor. herkes aynı gülüyor. hepsi aynı öpüyor, aynı şeyleri konuşuyor, aynı cümleleri kuruyor. sen dışında herkes bir kişi. sen ve diğerleri. sen ve diğeri.

dünyada tek kalmış gibiyim. sanki dünyanın diğer ucunda bir yerlerde kayboldun ama çok büyük dünya.
ben ölüyorum. nefes ala ala, gözyaşlarımı biriktire biriktire içimde.
ölüyorum. akciğerlerimi parçalıyor bu oksijen. gözyaşlarımın asidi iç organlarımı eritiyor.

biz ayrılmayı bile beceremedik seninle.
kaç yıl daha gerekli küle dönmek için? küllerimden yeniden doğmak için?
gözünün içine baka baka yazıyorum ölümümü adım adım. bu bir cinayettir.

hadi durdur beni.