nerede başladı bu hikaye? çapa psikiyatri kliniğinin 2.katında mı? demir parmaklıklı asansörün kilidini açtıktan sonra götürüldüğüm odada, kendimi boğmayayım diye ayakkabımdan çıkarılıp alınan bağcıklarımla mı başladı? hava almak için çıkarıldığımız arka bahçede yanıma yanaşıp da "kokain ister misin" diye soran şizofrenin yeşil gözlerine bakınca mı? beni kapattıkları odanın beyaz boyalı kirlenmiş duvarlarına bakarken, üzerimdeki pijamanın koluna tükenmez kalemle "kayra" yazdığım anda başladı bu hikaye. belki de o günden 18 yıl önce. belki de yaşadığımız apartmanın en üst katında, teyzemlerin balkonunda otururken, okunan ezana eşlik eden eniştemin kucağında başladı. ya da daha öncesinde. nerede başladım yaşamaya? tam olarak ne zaman öldüm?
neden kimse bana sevilmenin ne demek olduğunu öğretmedi? çok da sevildim üstelik çocukken. hiç ağladığımı hatırlamam mesela. peki neden korkar insan sevilmekten? çok sevmek dert değildir. bilirsin, kendine ait hislerdir çünkü. ama paranoyak biri asla emin olmaz başkalarının söylediklerinden. o kadar çok soru sorar ki, kendi yanıtlarından korkar sonra. cevabını bulamazsa, daha da çok korkar. ben bi korkağım aslında. yaşamaktan korktuğum için durdum hep hiçbir şey yapmadan. sevmekten korkmadım ama sevilince kaçtım hep korkumdan. nasıl baş edeceğimi bilmediğim bir şeydi çünkü.
çünkü, kendim de dahil hiç kimseye güvenmiyordum.
nerede başladı hikayem?
okul çağına geldiğimde girdiğim galatasaray lisesi kurasında mı? kazansaydım galatasaraylı olurdum belki de. ama hep beyaza aşık kalırdım. çünkü simsiyahtım. nasıl başladı? hangi anılar bana ait? hangilerini hiç yaşamadım? kendime yalan söylemeye kaç yaşında başladım? karşı komşumuzun kızını neden dövdüm çocukken? çok mu aptalım, çok mu basit? ne zaman bir bağımlı oldum?
hikayem bugün başladı. belki 4, belki de 5 gün önce. yaşıyor muyum, yazıyor muyum? uyuyor muyum, uyanık mı? ben o muyum, yoksa bu mu? bir şırınganın içindeki sarı sıvıda mıyım, pembe ve sevimli bir hapın üzerindeki yinyang'ın sol yanı mıyım? tüm yalanlara inanıp, gerçeği yalan mı sayarım ben; yoksa seni kendimden çok sevebilir miyim?
çok sevilmek çok zordur ya da yoktur. kendini anlatmak kolay değil kendini anlayamamış biri için. tanımak sevmeden önce, daha mühim. inanmak diye bir şey yok. her ihtimal mümkündür, bir ihtimal daha kalmamışken. ölmek de bir ihtimaldir.
geçmiş diye bir şey yok. hiç olmadı.
bu sabah doğdum, gece öleceğim; yarın sabah tekrar doğabilmek için.
bırakma ellerimi, bedenim soğuyana kadar.