başım ağrıyor. şakaklarımda bir afrika yerlisi kabile şefi bongo çalıyor sanki. yattığım yerden kalkmak istemiyorum. uzaklara gitme hayallerimiz vardı oysa, ben daha 4 adımlık odamdan çıkamıyorum. arabanın gazına sonuna kadar basıp bir duvara çarpacaksam, o bu gece olmalı. ama çok üşeniyorum.
içimdeki öfke hiç bitmeyecek. biliyorum ben mezara girmeden bitmeyecek. hayatlarında yaşadıkları tek acı siktiri boktan bir aşk acısından başka bir şey olmayan insanların yaşadıklarımı anlamasını istemek ne kadar aptalca. bir insanın kendinden tiksinmesinin ne demek olduğunu anlamalarını beklemek de bir o kadar saçma. oysa kendine karşı çok acımasız davranır insan. yaşadığı acılar için suçlayacak birini bulamaz da, kendini suçlar aslında. ve insan çocukken öğrenmişse acının ne demek olduğunu, hiçbir aşk acıtmaz.
canımı yakmasınlar diye bu kadar uzun dikenlerim.
yaklaşamasınlar diye bir adım daha yakınıma.
çünkü en korkak hayvanların vardır dikenleri, zehirleri.
ve akrep asaletinden değil, korkusundan batırır kendine iğnesini.
gece hiç bitmeyecek sanki. başımın ağrısı hiç geçmeyecek. ben ne zaman ağlasam, kırmızı eşofmanlı o küçük kıza ağlıyorum. 3 yaşındayken hayatı elinden zorla alınmış, 24 yıldır hiç yaşamayan o küçük kıza ağlıyorum. kim isterdi ki ince bir cam kadar kırılgan olmayı?
başım ağrıyor.
kimse bilmiyor 3 yaşında olduğumu.