birasından bir yudum alıp, sigara paketine uzandı. çakmak aramak için ceplerini yokladı ama çakmağı yoktu. hiçbir zaman çakmak taşımamasına rağmen, her ağzına sigara alışında ceplerini yoklardı. çakmak istemeyi sevmediği için ya da mucizelere inandığı için.
sigarasını yakardım her seferinde, bilirdi.
bazen ağzında sigarası öylece beklerdi çakmak uzatmam için. hiçbir şey söylemeden. görmezden geldim bu sefer. yakmadım sigarasını. boşalan rakı kadehimi doldurdum.
ben sarhoş olmak için sek içerdim rakıyı, bilirdi.
"ateş versene" dedi sessizce. çakmağı çıkarıp masaya koydum. sigarasını yakarken bana bakıyordu, hissedebiliyordum. ama yine de göz göze gelmemek için kafamı kaldırmadım.
sadece kızgınken göz göze gelmekten kaçınırdım ben, bilirdi.
rakıyı sek içtiğimi de.. ama suya uzanıp rakı kadehimi kendine doğru çekti ve üzerine su koydu. bir süre gözlerinin içine baktıktan sonra masadan kalkıp onu terk ettim. rakıma su koyduğu için değil. bunun suyla hiçbir ilgisi yoktu.
yine de herkes böyle bildi.