4 Mayıs 2014 Pazar

kalbim üşüdü.

Dün gece öldüm ben. İçimde ölen son umutla birlikte gömdüm kendimi gözlerinin yosun rengine. Üzülme, acıtmadın. Can çekişmedim ellerinde. Çok ani oldu ölümüm. Tek hamlede saplanmış bir bıçak gibi kalbime. Ağlayacak vaktim olmadı. Üzülme, korkacak bir şey yok. Umutlarım olmadan yaşayamazdım zaten.

Sağır olmayı çok istedim yine de dün gece. Sağır olup duymamayı söylediklerini. İnandırabilirdim oysa kendimi beni çok sevdiğine, sağır olsaydım eğer.

Öldüm ben dün gece. Yosun rengi gözlerine gömdüm kendimi.

Hiçbir şey yok.
İçim bomboş bugün. Dün gece, bir çatlaktan sızmış gibi bütün duygularım. Öyle boşum ki, mimiklerimi bile kaybettim. Sağır olmalıydım dün gece, duymamalıydım hiçbir şey. Sağır olmayı çok isterdim dün gece.

Ben pes etmeyecek kadar hırslı biri olamadım hiçbir zaman. Çoğu kez de pes ettim zaten. Ama sabırlıyım, bu iyi bir şey. Pes etmemek için sabredebilirim. Epey sabırlıyım. Yine de vazgeçmek çok basit bir çözüm. Çünkü duymamış gibi yapmak çok daha zor. Duymasaydım, bilmiyormuş gibi yapabilirdim ama duymak başka. Sağır olsaydım dün gece. Sağır olmayı hiç bu kadar çok istememiştim.

Benim de söyleyeceklerim var. Susarsam olmaz.
Bazen başka anlamları olabilir bazı cümlelerin ama sen söylediğinden sorumlusun, ben anladığımdan.

Artık farklı olacak. Bu kez farklı.
Üzgün değilim. Yorgunum biraz.

Sağır olsaydım keşke.

Dün gece öldürdün beni. Mezarıma papatya getir.