Başını kaçırdığım bir film gibi hayat. Katilini tahmin ettiğim için zevk alamadığım bir senaryo belki de. Rafın arkasında kaldığı için hiç kullanılmayan sıkıcı bir su bardağı..
Ezberlediğim her şeyi unutmak için uyumalı.
Dahası; uyumalı..
Hesaba katmadığım renksiz düşlere düştüm. "Sevmeyi severim de; seversen bir kaçma isteği uyanır içimde" diyemedim. Sabaha kadar düşünmelerim bu yüzden.
Adını bile yanlış hatırladığım insanlarla seviştim. Rengini bile bilmediğim gözlerinden öptüm onları. Belki de bir daha hiç karşılaşmayacağım adamlara aşık oldum. Birini sevdim; söyleyemedim.. Diğerine aşktan bahsettim, aşık değildim. Ötekine öyle bir sarıldım ki, bir olduk; ayrılamadı bedenlerimiz. Birini sadece tek gecelik sevdim. Diğerine ömrüm yetene kadar aşıktım. Bir kadın çıktı karşıma; ben onu da çok sevdim. Fotoğraflarına baktım geceler boyu..
Biri oturdu karşıma,
ağladı.
Göğüs kafesimi yırtıp, çıplak elleriyle dokundu kalbime.
İsmi yoktu.
Diğeri elimi hiç bırakmayacakmış gibi tutardı.
"Seni sonsuza kadar seveceğim" diye bir masal okurduk her gece, uyumadan önce.
Ellerimi severdi.
Ellerimden yaraladı beni.
Yüzü yoktu.
Öteki çok severdi gülüşümü, ben yokken fotoğrafımla uyurdu.
"Ben, bu dünyadaki tüm hayal kırıklıklarının intikamıyım" diyemedim.
Sesim kısıldı severken.
Kalbi yoktu.
Bir başkası o kadar başındaydı ki yolun,
Çok fazla vuramadım, üzüldüm; bir sıkımlıktı canı.
Gülüşü gözlerimi deldi geçti.
Sessizdi.
Sen.. Öylesine batmışsın ki çamurun içine; dilin bile simsiyah.
Biliyorum ne olduğunu;
hayatını vücuduna resmeden her kaybedenin, başka hayatlarda varolma arzusunu iyi biliyorum.
Kendine iki farklı hayat yarattığını,
hangisini daha çok sevdiğine karar veremediğin için ikisini de sevmemeyi tercih ettiğini,
bilmesinler diye içindeki acını; sesini değiştirerek konuştuğunu;
güldüğünü, çok güldüğünü; gülemeyecek kadar çatlamışken dudakların, "bak her şey çok güzel" diye ağladığını; anlamadığını..
Anlamaya çalışmaktan yorulduğun için bıraktığını.
Ruhunu kaybetmiş; kendini, hislerini kaybetmiş herkes daha çok hisseder hissizliği. Daha yakındır aşık olmaya. Kendini sevilmeye layık görmeyen herkes, daha iyi anlatır sevilmeye layık olduğunu.
Sen.. En karanlık köşebaşında kelebek sallayan bir tinerci gibisin.
Sen o kelebeği elinden alıp göğsüne saplayacak olan katilini bekliyorsun. Her salladığında bir başkası yaralanıyor çaresiz bekleyişinde.
Öyle bir kanayacaksın ki, yeryüzü kırmızıya boyanacak; ellerini yıkayacaksın gözyaşınla..
Hadi söyle bana adını;
sen kimsin?
Durma bak hadi gözlerimin içine;
ben kimim?