16 Aralık 2013 Pazartesi

gülümse, çekiyorum.

serotonin bağımlılık yapan tehlikeli bir hormon. üstelik toleransı o kadar üst seviyelere çekiyor ki, her seferinde daha fazlasını istiyorsun. çok mutlu olduğun, zamanın durmasını isteyecek kadar mutlu olduğun o anda durup da "ne yapıyorum ben?" diye aklından geçirdiğinde fark ediyorsun nasıl bir bağımlıya dönüştüğünü. oysa alışmışsan dipte yaşamaya; yukarı çıktığında fazla serotonin yüzünden boğulma tehlikesi bile geçirirsin bazen.

çünkü kendinden kurtulmanın yolu yok. kendini silip baştan yazmanın imkanı yok. olmasını istediğin ama olmayan ya da olmamasını istediğin ama olan şeyleri değiştirmen de mümkün değil. geçmişini temize çekemez insan. kendini yakıp da küllerinden yeni bir ben yaratamaz.

umutsuzluk, bataklık gibidir. yukarı çıkmayı başarsan da, orada kalmaya gücün yetmez; dibe çeker yine. ard arda yaktığın sigaralar çoğalır en fazla; karanlığa gömülmüş umudu aydınlatmak için o da.

oysa hazırsındır her şeye sıfırdan başlamaya. geri sarsalar hayatı, tekrar doğsan; yine aynı hataları yapar da gelirsin bugüne belki ama, her şeyi arkanda bırakıp sıfırdan başlamaya hazırsındır işte. kendine gebesindir. kendini doğurursun. yeni umutlarla doğarsın.

yine de monark kelebeğisindir işte.
bir günlüktür umutların.