1 Temmuz 2018 Pazar

Ütopik doğum sancıları terk edişlerin.

"Aşktır  
yaşamın hiçliğinde savaşan  
yaşamın hiçliğine karşı."    -Ferit Edgü

Durup dururken aklıma geliyorsun bazen. Bulutlu bir Pazar akşamı. Yürüdüğümüz yollarda ayak izlerimizi takip ediyorum. Tam şu yol ayrımında öpmüştüm ilk kez seni. Bir dilenci vapurunun iskeleden ayrılışı gibiydi. Mutluluk, hüzün, bir olma isteği ve hiç olma arzusu. Öyle derin. Bomboş sokaklar, sokak köpekleri. Bomboş tribünleri kalbimin. Gözlerim hep uzaklara dalardı. Gözleri uzaklara dalan insanlara iyi bak. Onların o uzaklarda bıraktıkları, uzaklaştıkları, uzaklaştıkça perspektif kuralları gereği küçülen, ufukta kaybolmasını arzuladıkları, bunu delice istedikleri, bütün kaçış sebeplerinin o ufuk çizgisinden daha da uzaklaşmak olduğu.. acıları vardır. Çıplak gözle göremeyeceğin, çıplak elle dokunamayacağın, kanaması durmayan, kanayan, acıtan yaraları vardır. Gözleri uzaklara dalanlara bir bak. Onların özledikleri bir "ben"leri vardır "ben"lerinden çok uzakta.

Bulutlu bir Pazar akşamı yürüdüm ayak izlerimizi takip ederek aynı yolları. Seni son görüşümde dudağının kenarından öpmüştüm. Ellerim titrek. İçimde bir korku. Boğazımda kalmış bir çam kozalağı hissiyle. Sonra yürüdüm yine aynı yolları, aynı hızla, tam da aynı yerlerine basarak kaldırımların. Yalnızlık kabuğu soyulmuş, çekirdekleri çıkarılmış bir domates kadar anlamsız gelmişti. Sen yanımdayken. Domatesin kabuğunu soymazdım. Şimdi bir konkase domatesten de saçma, gereksiz, tatsız bir özlemek düşüncesi. Şimdi nerede, şimdi kiminle, şimdi bensiz. Nasıl iyi geliyor şimdi Gaye Su Akyol dinlemek.

Aynı yolları yürüdüm, ayak izlerimizin izinde, bulutlu bir Pazar akşamı.
Sen güneşli bir günle metres.

Hangi kadını öperken beni hatırladın?