Dün gece rüyamda seni gördüm güzelim. Öyle gerçektin ki, teninin yumuşaklığını parmak uçlarımda hissedebiliyordum. Ve kendimi gördüm. Senin gözündeki kendimi.. Sana ait olan beni, senin sevdiğin halimle. Anneni ve anneanneni gördüm sonra. Anneannen babanla anneni yeniden barıştırmak istiyordu, karşı çıkıyordum bu duruma. Babana olan kızgınlığım rüyamda bile aynıydı anlayacağın.
O kadar güzel uyandım ki zihnimdeki görüntünle. Sana yeniden kavuşmuşum gibi bir hisle beraber... Sanki bütün gece hasret gidermişiz gibi tok uyandım.
Artık özlemimi anlatabilecek kelimeler bulamıyorum. Bu özlem elle tutulur, gözle görülür hale geldi; bir bedene bürünüp yanımda yürüyor her an adeta. Anlatmama gerek olmadığını biliyorum, çünkü bu özlemin yaydığı titreşimleri milyonlarca ışık yılı uzaklıktan bile hissedebilirsin.
Yeni yeni bahsetmeye başladım senden. Hiç tanımadığım insanlara... Ama en azından bu da bir başlangıç sayılır. Her yerde seni arıyorum. Senden en ufak bir iz bulsam, bununla ne yapacağımı da bilmiyorum ama arıyorum yine de.
Annen öldükten sonra ona kızdığın zamanları hatırlıyor musun? Ona kızdığın için kendini suçlamamanı söylemiştim, bu doğal bir süreç. Ama sana kızdığım için suçlu hissediyorum yine de. Sonra kızmaya devam ediyorum öldüğün için. Ölümünle, beni de öldürdüğün için. Nasıl bitmek bilmeyen bir kısırdöngü bu? Sadece beni anlayabileceğine tutunuyorum. Bu hissi biliyorsun. Çünkü hiçbir terk edişin, bununla kıyaslanamayacağını benden önce öğrendin.
Gidişinin ardından hayatımı altüst etmemek için nasıl büyük bir çaba sarf ettiğimi de görüyor musun? Saçmalamamak için nasıl uğraştığımı? Dengemi sağlayabilmek için nasıl da sağa sola yalpaladığımı... Evet görüyorsun. Ve biliyorum yine gurur duyuyorsun benimle. Senden başka kimseye ihtiyacım olmadığı için gurur duyuyorsun. Çünkü bana ait olana aidim ben. Ve bana ait olan sensin...