Kaldırım taşlarına düşen yağmur damlalarını sayıyordum.
Bu kadar güzel şarkı sözlerini yazan biri bu kadar acımasız olamaz diye düşünüyordum.
Zaten neyi doğru yapıyoruz ki hayatta?
Hayatta doğru olan ne var ki?
Biz ölene kadar rol yapıyoruz.
Belki de bundan ölüm döşeğinde yana yakına af dileyişlerimiz.
Eniştem öldü.
Ölüm döşeğindeyken bile af dilemedi oysa.
Bense zaten affetmiştim onu çoktan.
Tek affedemediğim o kız çocuğu..
Bir çocuk nasıl fahişe olabilir ki?
İnsan kendine karşı ne acımasız.
Kırıldım mı yoksa biraz?
Belki de babam eniştemin mezarına toprak atarken biraz...
Belki de onun kalp atışları hızlanıp göğsüne ağrı girdiğinde...
Daha ne kadar kırılabilirim ki?
Trajikomik olurdu oysa babam eniştemin mezarına toprak atarken kalp krizi geçirip ölse...
Hayat, neticede komediyle trajediyi ayıramayan bir budala.
Belki de bütün hayat bir şaka.